Başkent
BAŞKENT
Kaçarız bir cesaret versen,
Kaçarız örneğin Singapur’ a…
Kıtalararası severim seni, o kadar derin.
O kadar da derin ki yine
benzer okyanusa…
Atlas Okyanusunu geçeriz,
Büyük Okyanusu da geçeriz eğlencesine…
Bir ülke keşfederiz senle yepyeni bir yer,
Başkenti sen olursun,
Para birimi sen,
Dili sen.
Keşfederiz
Bir cesaret versen…
Ben biliyorum niye ateşe taparlar,
Ama sırf onlardan dinlemek için
Gideriz ateşperest kabilelere…
Senle olduktan sonra ne farkederki,
Ver elini Mozambik,
Ver elini Venedik…
Venedik ayrı bir tılsımdır senin için,
Sevmesen de ben dinliyorum diye dinlediğin,
O hüzünlü opera ki onu sen,
Bir kere de gondolda gezerken dinlemelisin…
Dinleriz
Bir cesaret versen.
Ne kadar sevdiğimi sorduğunda,
Gösteriyordum ya kollarımı iki yana açıp.
Kaç benle ki göstereyim işin aslını
O muazzam Çin Seddi’ ne çıkıp.
Bohçanda sakladığın poğaçalar…
Bu kadar işe yarayabilirdi ancak,
Onlar biz Afrika’ ya kaçtığımızda
Bir deri bir kemik kalan yavruların
Karnını doyuracak…
Öyle de paylaşmalıyız her şeyimizi poğaça gibi…
Mesela ısımızı kutuptakilerle,
Mesela gözyaşlarımızı ekvatordaki
Kurak toprak bitkileriyle…
Mesela nerde bir ağlayan varsa
Gülmelerimizi de onla paylaşmalıyız…
Ki gülmelerin en güzelini bilirsin sen…
Güleriz
Bir cesaret versen.
Hemen şuracıkta,
Bir ülke keşfederiz senle yepyeni bir yer,
Başkenti sen olursun,
Para birimi sen,
Dili sen.
Bayrağında ise gözlerinli bir desen
Çizeriz
Bir cesaret versen…